1. Türk Adının Anlamı
Türk adının anlamı konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Bunlarda ikisi ilmi olarak daha çok kabul görmüştür. Bunlardan birincisi; Türk doğan, türeyen ve çoğalan
Bu anlamdaki Türk kelimesi ilk defa siyasi bir amaç doğrultusunda bir isim olarak Göktürk Devleti tarafından kullanılmıştır. Daha sonra Türk soyuna ait bütün kitleleri temsilen milli bir ad olmuştur.
Coğrafi bir ad olarak Türkhia=Türkiye şeklinde ilk defa Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanılmıştır.
Batı kaynaklarında Anadolu için Türkiye ifadesi Anadolu Selçuklu Sultanı l. Mesud döneminde kullanılmaya başlanmıştır.
Bu konuda yapılan son araştırmalar diğerlerine göre daha kesin ve doğru bilgiler içermektedir. Buna göre Anayurt’un sınırları;
Altay – Sayan Dağlarının kuzeybatısı
Tanrı Dağları’nın kuzeyi
Hazar Denizi’nin doğusu
ve Aral Gölü’nün çevresi olarak çizilmiştir.
Türkistan’ın merkezi Aşkabat’la ortaya çıkarılan mezar anıtlarda çeşitli ev araç gereçleri ortaya çıkarılmıştır. Türklerde yerleşik hayatın yaşandığını gösteren ilk kültürdür.
b. Afanesyova Kültürü
Abakan bölgesinde ortaya çıkmıştır.
c. Andranova Kültürü
Tanrı Dağları ve Balkaş Gölü çevresinde yaşanmıştır.
d. Kalteminar Kültürü
e. Karasuk Kültürü
Yenisey Irmağı çevresinde yaşanmıştır. En belirgin özeliği madenin kullanılmasıdır.
f. Tagar Kültürü
Abakan bölgesinde Taştık kültürü adıyla devam etmiştir. Resim sanatı ön plana çıkmıştır.
UYARI:
At’ın evcilleştirilmesi ve atlı arabaların kullanılması göçlerin sebeplerinden biri değil, göçleri kolaylaştıran faktördür. Türklerin kendi merkezlerinden çok uzak bölgelere ulaşmalarını sağlayan araçtır.
UYARI:
Türk kültürü göçler sonucunda çok geniş bir bölgede yayılma ve tanınma olanağı bulmuştur.
UYARI:
Türklerin sürekli yer değiştirmesi yaşadıkları çoğrafyanın sınırlarının kesin olarak çizilmesini zorlaştırmıştır.
YORUM:
Bu durum da Türk Tarihinin bir bütün olarak incelenmesini güçleştirmiştir.
YORUM:
Tabiatıyla göç olayı sonucu yeni bir bölgeye yerleşen kültür, ya mevcut ortama uyum sağlayacak ya da mevcut ortama egemen olacaktır. Bu gelişmede etkili olabilecek iki temel faktör vardır: Bunlar nufüs yoğunluğu ve kültürel düzeydir. Nüfus yoğunluğu çok olan ve kültürel gücü elde eden yapı kendi hakimiyetini kabul ettirir.
2. Göçler
Göç: Bir sosyal veya siyasal oluşumun bir çok nedenlerden dolayı yer değiştirmesi olayıdır. Göç olayında kesin bir mekan kavramı vardır. Dolayısıyla topluluğu bu harekete zorlayan temel etmenler mevcuttur.
Göçlerin Sebepleri
a. Coğrafi etmenler (iklim – kuraklık)
b. Dış baskılar ve iç çekişmeler
c. Hayvan hastalıkları
d. Otlakların daralması
e. Türklerdeki hakimiyet anlayışı
f. Hızlı nüfus artışı
Hunlar:
Afganistan’a ve Kuzey Hindistan’a
Kuzey Hunlar: Avrupa’ya
Ogurlar: Güneybatı Sibirya ve Güney Rusya’ya
Avarlar: Orta Avrupa’ya
Macarlar: Orta Avrupa’ya
Uygurlar: İç Asya’ya
Peçenekler:
Doğu Avrupa’ya ve Balkanlara göç etmişlerdir.
Tarihte önemli rol oynayan Türk topluluklarından ilki İskitlerdir.
Sakalar, Hazar Denizi ile Tanrı Dağları arasındaki geniş topraklarda yaşamışlardır. (M.Ö. VII. – VIII. yüzyıllarda)
İskitler, Kafkas dağlarını aşıp Hindistan sınırlarına kadar bütün İran’ı istila ettiler.
İskitler M.S ll. yüzyıl sonlarına doğru zayıflayarak Hunların ve diğer kavimlerin arasına karıştılar. Bir grup İskit, Moğol istilası sırasında kuzeye çekilerek oralarda yaşamaya devam ettiler. Bugünkü Yakut Türkleri Sakaların torunlarıdır.
UYARI:
Böylece Tuna’dan Orta Asya içlerine kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurdular. Bu büyüme sonucunda Sakalarda yönetici zümre kendileri olduğu halde hakimiyetleri altında çoğu İran asıllı olan pek çok boy mevcuttur.
YORUM:
Bu yapılanmanın doğal sonucu olarak devlet büyük bir boylar federasyonu görünümünde idi. Bu durum aynı zamanda kültürel birliğin sağlanmasını da engellemiştir.
UYARI:
İskitler, atlı göçebe bir toplumdur. Hayvancılık, avcılık ve toplayıcılık temel geçim kaynaklarıdır. Kadın savaşçılarına Amazon denir. Üzengi kullandılar. İskitlerin İran’la yaptığı savaşlarda gösterdikleri kahramanlıklar Alp Er Tunga destanına konu olmuştur.